Diş Kırılması
Diş kırılması/Diş yaralanması durumunda tedaviye yardımcı olabileceğinden -mümkünse- kırılan diş parçası koruma altına alınmalıdır. Diş kırılması sonrası otuz dakika içinde diş hekimine başvurulmalıdır. Kırılan bölgede kanama varsa temiz gazlı bir bez ile kompres yapılmalıdır. Buna rağmen kanama onbeş dakika içinde durmazsa en yakın sağlık kuruluşuna gidilmelidir.Diş kırılmaları, dişlerin yerlerinden oynaması ya da çıkması, ağız dokularında yaralanmalar ve beyin sarsıntısı genellikle basketbol, futbol gibi temas sporları yaparken düşme ve çarpmalar ya da trafik kazaları sonucunda meydana gelmektedir. Özellikle temas sporları yapan çocuklarda meydana gelebilecek ağız yaralanmalarını ve diş kırıklarını engellemek için ağız koruyucusu (mounth guard) kullanılmalıdır.
Diş kırılması sonrasında, diş travma sebebi ile kendi yuvasında yer değiştirirse hafif bir parmak basıncı ile diş eski konumuna getirilmeye çalışılmalıdır. Dişi yuvasına yerleştirilirken kesinlikle zorlanmamalıdır.
Diş Çürüğünün Neden Olduğu Hastalıklar
Pek çok kimsenin en çok korktuğu şeylerin başında diş sorunları ve buna bağlı olarak dişçiye gitmek zorunda kalma gelir. Kimisi iğneden korktuğu için dişçiye gitmek istemez, kimisi dişini çektirmekten korktuğu için. Fakat diş sağlığı ihmale edilmemesi gereken bir sorundur. Bilhassa diş çürükleri vücutta bazı rahatsızlıklara yol açabilmektedir. Bu rahatsızlıkların başında ise kalp rahatsızlığı gelmektedir.Ayrıca kas sisteminde ve bağışıklık sisteminde zayıflık meydana gelebilmektedir.
Uzmanlar diş çürüklerinin kalp krizine kadar varabilecek çeşitli rahatsızlıklara neden olabileceğini söylüyorlar. Kalp krizinin yanı sıra, zatürre hastalığı da düş çürüklerinin neden olabileceği hastalıklar arasında.
Bunların yanı sıra, şeker hastalarında kan şekeri değerlerinde bozukluklar meydana gelebilir. Ayrıca hamile kadınların da erken doğumlarına sebep olabileceği söylenmektedir.
Diş çürüğü haricinde diş gıcırdaması da çeşitli problemlere yol açabiliyor. Örneğin stresten kaynaklanan gıcırdamalar, ense, sırt ve baş ağrılarına neden olabiliyor. O yüzden stresten uzak durmanın gerekliliğine dikkat çekiliyor.
20 Yaş Dişlerimiz Neden Geç Çıkar?
Yabancıların “akıl dişi” de dedikleri yirmi yaş dişleri geç çıktıkları gibi, çoğu kez problem de yaratırlar ve diş hekimlerince derhal çekilmeleri önerilir. Aslında çiğnemede pek fonksiyonu da olmayan bu dişler bize henüz yiyeceği pişirerek yemeyi keşfedemeyen atalarımızın mirasıdır. Onların çiğ yiyecekleri yemek için daha kuvvetli bir çeneye ve dişlere ihtiyaçları vardı.
Zaten diğer bütün dişlerimiz de aynı anda çıkmaz. Önce süt dişleri çıkar. Onlar döküldükten sonra ön dişler ve köpek dişleri çıkar sonra da azı dişleri. Yirmi yaş dişleri bu sırayı biraz gecikerek takip eder. Bütün bu olaylar olurken de çenemiz gelişmeye devam eder, ancak 20 yaşını geçtikten sonra yirmi yaş dişlerine çene kemiğimizde yer açılır.
İnsanlık geliştikçe yirmi yaş dişine de çenemizde o kadar az yer kalıyor, yani insanın evriminde çene gittikçe küçülüyor. Bu nedenle bazı insanlarda bu dişler hiç çıkmadan gömülü olarak kalabiliyor. Yerine tam oturamadığından çürüyebiliyor, iltihap yapabiliyor. Bir fonksiyonu olmadığından da diş hekimleri çekip almayı tercih ediyorlar.
Diş Çekimi Sonrası Yapılması Gerekenler
Dişler çeşitli sebeplerle, fakat en çok da hasta ısrarı ile çekilir. Diş çekimi günümüz diş hekimliğinde en son düşünülmesi gereken şeydir; ama halk arasında ufacık bir ağrıda bile hemen çektirme eğilimi vardır. Apse yapmış, çürüğü büyük dişler ya da şiddetli ağrı yapmış dişlerin hemen çekilmesi gerektiğine inanılır. Kanal tedavisi ya da dolgu yapılarak dişlerinin kurtarılabileceğini hastaya anlatarak ikna etmek çok zordur. Bazen de ikna olmayan hastanın ısrarı sonucu yıllarca ağızda kalabilecek bir diş çekilebilir. Diş çekimine karar vermek gerçek bir hekim için çok zordur. Size de dişlerinizi kolayca teslim etmenizi önermeyiz. Sonuçta çektirmek zorunda kalırsanız da dikkat etmeniz gereken noktalar vardır:
1. Çekim sonrası hekim tarafından çekim yerine yerleştirilen pamuğu ya da gazlı bez tamponu 20-25 dakika sıkıca ısırınız. Bu tampon, çekim boşluğunda kanamayı durdurarak, sağlıklı bir iyileşmeyi gerçekleştirecek olan kan pıhtısının oluşmasını sağlar. Tamponu sık değiştirirseniz pıhtının oluşmasını engellersiniz. Pıhtı, çekim boşluğunu doğal bir tampon gibi kapatacak ve boşluğun ilerde kemik yapıyla dolması için gerekli hazırlığı yapacaktır. Pıhtının oluşması engellenir ya da dikkat edilmesi gereken noktalara dikkat edilmeyerek pıhtı koparılırsa yara iyileşmesi bozulur ve ağrılı bir süreç başlar.
2. Çekim sonrası ağrı olursa aspirin dışında bir ağrı kesici almalısınız. Aspirin, kanı sulandırıcı özelliğinden dolayı kanamayı başlatıp pıhtılaşmaya engel olabilir. Uyuşukluk geçmeye başlarken, şiddetli bir ağrı olabilir. Bu durumda hemen ağrı kesici alınmalıdır. Anestezi için kullanılan iğne yerlerinde çekimi takip eden günlerde ağrı, acı olabilir. Bu ağrılar da genellikle iki gün içinde geçer.
3. Çekim sonrasındaki 24 saate kadar olan sürede sızıntı şeklindeki hafif kanamalar normaldir. Panik yapmayın. Çekim sonrası yoğun kanama olursa temiz, steril bir pamuk tamponu yarım saat kadar ısırınız. Kanama kesilmez, aynı şiddetle devam ederse hekiminize başvurunuz. Hekime ulaşamıyorsanız tamponu daha uzun süre ısırarak kanamayı kontrol altına almaya çalışın. Tamponu sık sık değiştirip, ağzınızı çalkalayarak çekim yerinin daha fazla kanamasına neden olmayınız. Tüm bunlara rağmen kanamayı kesemiyorsanız ki, bahsettiğimiz çok yoğun kanamadır, sızıntı şeklindeki kanama tamponla kesilir- bir eczaneden transamin kapsül ya da ampul alın. Tampona bir miktar toz veya ampul içindeki sıvıyı emdirerek çekim yerine koyup sıkıca ısırın. Bu önerimiz, doktora ulaşılamıyorsa ve kanama çok yoğunsa geçerlidir. Normal şartlarda doktorunuza mutlaka ulaşmaya ve önerilerine göre hareket etmeye çalışınız.
4. Çekim sonrası 24 saat sigara içmeyiniz, alkol kullanmayınız. Bunlar pıhtının kopmasını veya sağlıklı bir şekilde oluşmasını engeller. Sigaraya dayanamıyorsanız, dişlerinizi ısırır pozisyonda, çok derin çekme ve emme hareketi yapmadan bir iki nefes alıp isteğinizi bastıracak kadar içmelisiniz. Çok sıcak ve soğuk gıdalar almayınız. Çünkü bu, pıhtının yerinden kopmasına ve kanamanın tekrar başlamasına neden olabilir. Çekim sonrası ılık ve yumuşak şeyler yenilip içilmelidir.
5. Çekim zor şartlarda, uzun sürede gerçekleşmişse, yani bizim tabirimizle koplikasyonlu bir çekim olmuşsa 8 saat süreyle her saat başı 5-10 dakikada bir dışardan soğuk tatbiki yapmanızda fayda vardır. Bu şekilde şişme ve morarmayı kontrol altına alabilirsiniz.
6. Bazen çekim sırasında kök kırılabilir. Bu durumda kökün boyuna, çekim yerine ve bazı şartlara göre kökün bırakılmasına veya çıkarılmasına hekim karar verir. Hastalar bu durumda kararı hekime bırakmalıdır. Gerekli tedavi yapılarak kökün bırakılması ve 2-3 ay sonra alınması ya da bazı şartlar altında kökün tamamen orda bırakılması gerekebilir. Ne olursa olsun kökün mutlaka çıkarılması mantığıyla hareket ederek hekimi, sizi hırpalamak pahasına, kökleri çıkarmaya zorlarsanız daha tehlikeli sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. Bir hekime güvenip gitmişseniz, komplikasyonlar karşısında da bırakın kararları hekiminiz versin.
7. Çekim sonrası dilinizle veya herhangi bir aletle çekim yerini kurcalamayınız, yara iyileşmesini bozmayınız. Diş, kemiğin içinde bulunduğundan çekim sonrası ortaya çıkan kemiği hastalar kök sanarak çıkarmaya, tespit etmeye çalışırlar. Kök kalmışsa hekiminiz zaten sizi uyaracaktır. Emin olmak için çekim sonrası dişinizi görün; ama bu mikrop topunu alıp evinize getirmeyin lütfen. Hastalar kırılmamış kökleri görmelerine rağmen evde dilleriyle kemiği kök sanıp keşfetmeye çalışarak yara iyileşmesini bozarlar. Bu konuda daha bilinçli davranınız.
8. Çekim günü oluşacak ağrılarla onu takip eden günlerde de çekimin durumuna göre hafif ve ağrı kesici ile kesilen ağrılar normaldir; fakat çekimi takip eden günlerde başlayan, gece uykudan kaldıran, ağrı kesicilere rağmen kesilmeyen, diş çekilmemiş gibi oluşan şiddetli ağrılar bize yara yerinin enfekte olması, pıhtının kopması vs. gibi çekim yerinde normal olmayan bir olay olduğunu anlatır. Bu durumda hekime başvurulmalı, gerekli pansuman ve tedavinin yapılması sağlanmalıdır. Hekiminiz ağızda gerekli pansumanı yaparak antibiyotik, ağrı kesici ve ağız hijyeni için gerekli gargarayı verdiğinde hemen bir rahatlama hissedersiniz. Ağrılar hemen kesilmeyebilir; ama hafifler. Hekim sadece ilaç verip yollarsa ağrılarınızın hafiflemesi 2-3 günü bulabilir. Pansuman için hekime tatlı bir baskı yapabilirsiniz. Bazen pansumana gerek yoktur; fakat ayna ile dişinize baktığınızda iltihabi sıvıyı, cerahati görebiliyor ve dilinizle bu büyük boşluğu hissediyorsanız pansuman gerekir ve bu sizi çok rahatlatacaktır. Bazen 5 dakikalık bir pansumanla rahatlar ve böylece 2-3 gününüzü ağrılı geçirmekten kurtulabilirsiniz. Çekim sonrası şiddetli ağrınız olursa, hekiminize; “Bu durumda pansuman yapılsa ağrım daha çabuk hafifleyebilir mi? Ağzımın durumunu siz daha iyi bilirsiniz ama çok rahatsızım,” gibi cümleler kurarak onu kırmadan uyarabilirsiniz. Eğer pansuman gerekli ise yapacaktır. “Hayır, gerekli değil,” diyerek size mantıklı bir açıklama yaparsa, “ille de pansuman isterim” diye tutturmayın.
Diş Çürüklerinin Önlenmesinde Fluorid Uygulamaları
Fluorid Nedir?
Fluorid, 1980’de besi gereksinimleri içinde RDA (Recommended Dietary Allowances) kapsamına alınan bir esansiyel eser elementtir. Fluoridler, fluorinin iyonik formu olup, fluorin elementinden kaynaklanan, organik ve inorganik bileşiklerdir. Fluorin, sembolü ‘F’ olan, atom numarası ‘9’ve atomik kütlesi ‘19’ olan kimyasal bir elementtir.
Fluor, insan vücudu için yaşamsal değeri olan yedi eser elementten biridir. Fluor, insan sağlığı açısından değerli fizyolojik özellikler taşır.
Organizmada mineralizasyon ve çeşitli enzimatik olaylara katılan fluor, fluorapatit ve fluorid formunda sert ve yumuşak dokularda bulunur. Vücuda mide-barsak yolu ile absorbsiyonla girer, böbrek ve tükürükle atılır.
Optimal dozu günde 1.5-2 mg olan fluorun büyük bölümü iskelet sisteminde, geri kalan bölümü ise mine ve dentinin apatit yapıları içerisinde depolanmaktadır, ve bu depolanmış fluor seviyesi bireyin yaşına ve alınan günlük doza bağlı olarak 500-3000 mg arasında değişmektedir.
Elementler içerisinde en elektronegatif olan fluor, diğer elementler ile kolayca bileşikler oluşturmakta ve doğada iyon halinde bulunmamaktadır. Bu nedenle genellikle fluorid veya fluorür bileşikleri olarak adlandırılmaktadır.
Diş Hekimliğinde Fluoridlerin Kullanımı
Ağız ortamında demineralizasyon ve remineralizasyon süreçleri devamlı olarak birbirini izlemektedir. Fluoridlerin bu süreçleri etkileyerek demineralizasyonu yavaşlatması, remineralizasyonu arttırması nedeniyle diş hekimliğinde pek çok alanda kullanılmaktadır. Fluoridler diş hekimliğinde; sağlıklı bireylerde, çürüğe eğilimli olanlarda, erozyon ve hassasiyet tedavisinde, özel bakıma ihtiyacı olan gruplarda uygulanmaktadır. Özel bakım ihtiyacı olan grupları ise Ortodontik tedavi görenler, baş-boyun kanserleri nedeniyle radyoterapi yapılan hastalar, gebeler, yaşlılar, ağız kuruluğu olanlar ve özürlü çocuklar oluşturmaktadır ki bu gruplar içinde fluoridlerin uygulanması son derece önem taşımaktadır.
Gömülü Diş
Sürme zamanı geldiği halde çeşitli nedenlerle ağızda yerini alamayan dişlere " gömülü dişler" denir. Üçüncü büyük azı dişleri ( yirmi yaş dişleri veya akıl dişleri olarak da bilinir ), en sık rastlanan gömülü dişlerdendir. Üçüncü azı dişlerinin sürebilmesi için ağızda yer bulunmuyorsa ve kişi 25 yaşına geldiği halde halen sürmemişse, " gömülü " olarak değerlendirilirler. Bazen de bu dişler kısmen sürer, ancak hiçbir zaman tam yüksekliğe ulaşamazlar. Üçüncü azılarınız henüz sürmemişse, dişhekiminizi ziyaret ederek durum hakkında bilgi edinebilir ve gömülü kalan dişlerin neden olabildiği ağrı, şişme, enfeksiyon, çürük ve dişeti hastalıkları gibi bazı problemler ortaya çıkmadan etken dişin çekilmesini sağlayabilirsiniz.
Üçüncü azılar neden düzgün bir şekilde sürmezler?
Evrimleşen insanoğlunda çene kemikleri gittikçe küçülmeye başladığı halde azı dişlerinde sayıca azalma tam olarak gerçekleşmemiştir. Bunun sonucu olarak günümüz insanında ağızda son süren üçüncü azı dişleri için genellikle yer kalmamaktadır. Bilindiği gibi üçüncü azı dişleri 15 ile 25 yaşlar arasında sürebilirler.
Gömülü üçüncü azılar ne tip sorunlara yol açabilir?
Gömülü üçüncü azıların çevresinde kist ve tümörler oluşabilir. Öte yandan, kısmen sürmüş üçüncü azılar da ciddi bir enfeksiyon kaynağıdır. Bu tip dişler ağrının yanında dişeti problemleri ve apselere yol açabilirler. Ancak her üçüncü azı da bu problemlere neden olmayabilir.
Sadece antibiyotik kullansam olmaz mı?
Antibiyotikler yanlızca kısa bir süre için rahatlama sağlayabilirler. Toplumumuzda bilinçsiz ve çok çeşitli antibiyotik kullanımı yaygın olduğundan, alınan antibiyotikler şikayetlere yol açan mikroorganizmalara her zaman etki etmeyebilir. Üstelik etkili olsalar bile, gerçek problemi ortadan kaldıramazlar. Diğer bir deyişle, antibiyotik alınsa da probleme yol açan diş hala ağızdadır.
Çekim ne zaman gereklidir ?
Üçüncü azı dişlerinin çekilmesi için mutlaka problem yaratmalarını beklemek yanlıştır. Dişhekiminizin de önermesi koşuluyla erken dönemde yapılacak üçüncü azı çekimlerinin ileride doğabilecek pek çok problemi önleyeceğini unutmayınız. Örneğin, gömülü üçüncü azılar, ikinci azı dişlerine zarar verebilirler. 16 yaşından önce yapılan çekimlerde iyileşme son derece hızlı olmaktadır. Daimi ikinci büyük azılar sürdükten sonra üçüncü büyük azıların alınması mümkündür. Bu da 11-12 yaş civarında gerçekleşir. Dişhekiminiz, bu dönemde alacağı röntgenler ile üçüncü azı dişlerinin sürmesi için yeterli yer olup olmayacağını tayin ederek çekim için gerekli öneride bulunacaktır.
Eğer şikayetim yoksa ne yapmalıyım?
Ağrı, şişme ve enfeksiyon şikayeti olan kişiler, üçüncü azılarını en kısa sürede çektirmelidirler. Ancak hiçbir şikayet söz konusu değilse, ileride oluşabilecek sorunları önlemek veya olası bir çapraşıklık riskini ortadan kaldırmak için bu dişlerin alınması yararlı olacaktır. Bunun yanı sıra, şikayete yol açmayan gömülü üçüncü azıların erken dönemde alınması ile; nedeni tespit edilemeyen çene ağrıları, hareketli protezlerin doku uyumsuzlukarı, dişeti hastalıkları ve tümör gelişimi gibi bazı riskler de ortadan kalkacaktır. Kaynakwh:
Gömülü dişler nasıl çekilir?
Gömülü dişin üzerindeki dişeti dokusu açıldıktan sonra kemik ve diş üzerindeki bağlayıcı dokular uzaklaştırılır. Ardından diş çekilir ve açılmış olan dişeti dikilir. Bu operasyondan sonra hastanın dişhekimi tarafından önerilecek bazı ilaçları ( antibiyotik, ağrı kesici v.b ) alması gerekebilir. Genellikle 5. Günden sonra dikişler alınmaktadır.
Ordotonti Nedir?
Ortodonti diş ve yüz bozukluklarının teşhis, tedavi ve önlenmesidir. Bu uzmanlık alanı kapanış bozukluklukları (malocclusion) olan insanlara çözümler sunar. Ortodontik tedavi genelde braket gibi düzeltici aletler kullanımını içerir.Bu düzeltici aletlerin kullanımı aşağıdaki gibidir:
+ Dişleri düzeltmek
+ Kapanış bozukluklarını düzeltmek
+ Boşlukların kapatılması
+ Diş ve dudakları düzgün hizalamak.
Ortodontik tedavi, küçük çocuklarda çene gelişimine yardım ederek dişlerin doğru pozisyonlarda olmalarına yardımcı olur, yetişkinlerde ise var olan çarpışıklık ve kapanış bozukluklarının düzeltilmesini sağlar.
Kapanış Bozuklukları
Çoğu insanın dişlerinde sıkışma, çapraşıklık veya düzensiz aralıklar gibi bozukluklar olabilir. Bazı bozuklukla estetik olarak sorun çıkarabildiği gibi, konuşma ve çiğnemede de sorun çıkarabilirler. Bozukluklukların hepsi genetik değildir. Diğer olası sebepler:
Travma - Eğer diş hasar alır, düşer ve daha sonra yerine takılırsa, çevresindeki kemiğe kaynayabilir. Bu duruma “ankiloz” veya kökün kemiğe anormal kaynaması denir. Eğer bu büyümekte olan bir çocuğa olursa dişler düzgün hizalanamayacağından ileride ısırma bozukluğu yaratabilir.
Parmak emme ve meme kullanımı - Bu huylar üst dişlerin alt dişlerin önüne geçmesi gibi kapanış bozuklukları yaratabilir. Bebek dişlerinin erken düşmesi - eğer süt dişleri erken düşerse, kalıcı dişlerin yerini belirleyecek birşey olmadığından bunlar ağız içine doğru kayabilirler. Bazı durumlarda kalıcı dişler sıkışabilir ve sadece bir bölümleri çıkar. Bazen ise kalıcı diş, yanındaki düşen süt dişinin yerine hareket ederek diğer çıkacak dişlerin çıkmasını engelleyebilir.